8 Ocak 2014 Çarşamba

PUTA TAPMAK

İnsan kendi eliyle yaptığına tapmış bir zamanlar. Hiçbir faydası, hiçbir hükmü, hiçbir tasarrufu olmadığını bildiği puta tapmış. Put özne gibi görünsede burada özne insan. İnsan tapmış. Hiçbir faydası, hiçbir hükmü, hiçbir etkisi olmayan puttan beklemiş, ummuş, korkmuş. Aksini de yapamaz mıydı? Putlar yapıp onların kendisine tapmasını bekleyemez miydi, ya da taptığını iddia edemez miydi? Yine aynı derecede etkisiz olacaklardı ama en azından putlar insana tapacaktı. Sonuç değişmeyecekti ama insan tapan değil tapılan olacaktı. Kendini yüceltecekti. "Bunlar benim kullarım" diyecekti. "Bunlar benim tanrım" demekten daha mantıklı değil miydi bu? Neden yapmadı? Çünkü puta tapmak insanın itirafıydı, kabullenişiydi. Acizliğini, alçaklığını, güçsüzlüğünü. Biçemeyeceğini bilse de ekmek istedi, sonucu olmasa da sebebi yaratmak istedi. Kendinden öte bir gücü kabullendi. Ona şekil vermek istedi. Ona "yok" denmesine kızdı belki. Belki uzaklardaymış gibi görülmesini istemedi, şah damarından daha yakında olduğunu hissetti de yanıbaşına koymak geldi elinden. Varlığını ispatlamak istedi. Yaptığını kendi de beğenmedi belki ama çaresizdi. Sonuçta tapmak istedi. Kibirle yanyana durmaz bu ikisi. Kibir kabullenmemedir. Kibir kendinden bilmedir. O kendinden bilmedi. Kendine verilenler için putuna tapınmasını, ondan istemesini sebep kıldı. Başına gelenler için ondan af diledi. Anlamlar yükledi kendi hareketlerine ve olan bitene. Doğruyu bulmanın ilk adımını attı. Bugün fersah fersah yürümüş insanoğlu puta tapan o insanı küçümser de onun durduğu yeri anlamaz. O kendi yerini ve tanrısının yerini belirledi. Kimin nerede durduğunu idrak etti. Sonra insana çok iş düştü. Tanrısını tanımak. Bilmek. İnsanoğlu, o küçümsediği ilkel insanın omuzlarına yüklediği bu yükü taşıyamadığında, tanrısını bulamadığında, bilemediğinde, tanıyamadığında isyan etti. Küçümsemek. Kibir. İsyan. Puta tapan kadar olamadı.  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder