Karalama kitabı mı olur, karalama defteri olur. Boyama kitabı olsa, o olur. Ama karalama kitabı olmaz. Ne yapacağız ki onunla, bizim için hazırlanmış yerleri mi karalayacağız? Evet, karalarız. En iyi yaptığımız şey bu değil mi? O zaman karalama kitabı oluyormuş demekki.
Olur zaten. Söyleyeninin kim olduğuna bakmadan, haber getirenin fasıklığını sorgulamadan, ortaya atılmış her lafı duyar, dinler, üzerine konuşursan ne farkın kalıyor fütursuzca kalemi bir o yana bir bu yana sallayandan. Onun amacı ortaya birşey koymak değil ki, o ihtimali ortadan kaldırmak. Sen hiç gördün mü karalanmış sayfaya resim yapmaya, yazı yazmaya çalışanı. O sayfa artık işe yaramaz. O sayfanın değeri bilinmemiş, geleceği karartılmış demektir.
Yıllarca "oruçluyken sakız çiğnenir mi, iftar rakıyla açılır mı" gibi sorular soruldu, cevaplandı. O süreç tamamlandı şimdi bir üst seviye yozlaştırmaları dinliyoruz; "islamda terör var mı, 6 yaşındaki kız evlendirilir mi, kardan adam yapmak günah mı". E be adam, bir tek cevabı var bütün bu soruların; bu soruları sormak günahtır. Alimi buldun, karşısına çıktın da bunu mu soruyorsun? Sorunda samimiysen bunu babana sor, teyzene sor, sokaktaki amcaya sor, komşuna sor, camideki imama sor. Cevabını alırsın. Samimi değilsen sokaktaki çocuğa sor, yine cevabını alırsın. Sor sorabiliyorsan! Soramazsın, utanırsın. Cevabı bildiğin için, böyle saçma soru olmayacağı için utanırsın.
Ama gel gelelim, her yerde konuşur, paylaşır, üzerinden islamı zedelemeye uğraşırsın. Uğraşma zedeleyemezsin. Senin gibisini ilk defa mı gördü bu alem? Bin yıldır ilk sen mi sordun bu soruları? O misyonu üstlenenler her daim oldu, her zaman da olacak. Mesele onlardan olmamak. Senin dininde terör var mı, bunu etrafındaki herkes bilir. Dostun da bilir, düşmanın da bilir. Bir alime ihtiyacın yok. Ne bu soruya istediğin gibi bir cevap bulabilirsin, ne de o cevabı bulsan yanına yandaş bulabilirsin. O yüzden, karalama kitabı. Hiç boşuna karalama kitabı !
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder