17 Ağustos 2018 Cuma

BİR YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE!

Gelecekçilerin kabul görmüş bir öngörüsüne göre yakın zamanda yabancı dil bilmek önemini yitirecek. Çünkü yüksek doğrulukla anlık çeviri yapabilen cihazların piyasaya çıkması an meselesi. Üstelik bir dil için de değil, tüm diller için. "Bir lisan bir insan" noktasından "bir cihaz bin bir insan" noktasına ilerliyoruz. Ancak biz bu öngörüyü gözardı ederek çocuklarımızın eğitiminde yabancı dile ağırlık vermeye devam ediyoruz. Eğitim müfredatında işlevsel bir yabancı dilin yer alması elbette doğru ve gerekli ancak ağırlığının diğer temel bilimleri ve genel kültürü geride bırakacak şekilde artırılması o kadar doğru değil. Yabancı dil gereksinimi teknolojik imkanlarla karşılanabilir hale geldiğinde diğer yeterlilik ve yetenekleri açısından eksik kalacak gençler yetiştiriyor olabilir miyiz?


Diğer bir önemli soru ise; bu teknolojik tercümanlar devreye girdiğinde, bizi anlamayacakları bir dil kullanmaya doğru mu gidiyoruz. George Orwell'ın 1984'ünde bahsettiği gibi, yıldan yıla bazı kelimelerin yasaklanarak yok edildiği bir "yenisöylem" sözlüğü mü üretiyoruz? Ya da üretilen bu kısır yenisöylemin memnuniyetle kullanıcısı mı oluyoruz? Derinliği ve genişliği olan dilimizin kelimelerinden vazgeçip sığ bir dile tenezzül ettikçe belli düşüncelerin içerisine sıkışmayı umarsızca kabul ediyoruz. Düşünme yetimizi kısıtlıyor, gelişmeyi değil gelişenleri takip etmeyi hedefliyoruz.

Yabancı kültürlere dair eserleri takip etme, onları tanıma, farklarımızı tespit etme ve değerlendirme, üstünlüklerinden faydalanıp üstünlüklerimizi aktarma eylemlerini de içeren daha kapsamlı bir iletişim şeklini yabancı dili konuşmaya tercih etmemiz gereken bir döneme doğru gidiyoruz. Türkçe'mizi yabancı bir dile dönüştürmeden önce bir daha düşünelim. Çocuklarımızı doğru ve etkin dille yazılmış kitaplara yönlendirerek bilgi, tecrübe, duygu, düşünce ve dil dağarcıklarının genişlemesine yardımcı olalım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder