9 Ağustos 2014 Cumartesi

OKUMA NOTLARI: Hz. Ali - Nehcü'l Belağa




Yanlış yolda, isyanda ve zulmeder durumda olsalar dahi ittifak halinde olan toplumların, iyi niyetli, doğru yol üzere olan ancak kendi içinde ihtilafa düşmüş toplumlara kıyasla güçlü, başarılı ve muzaffer olacaklarını söylüyor. Günümüzde de aynıyla yaşanan durumdan dolayı tebaasını çok ağır şekilde eleştiriyor ve birlik olma, kardeş olma çağrısı yapıyor. 

- o -

Hakkı ikame etme ve batılı defetme gayesi olmasa tamir etmekte olduğu ayakkabının müminlerin emirliğinden daha değerli olduğunu düşünüyor. 

- o -

Vefa doğruluğun ikizidir. Ondan daha korunaklı bir sığınak bilmiyorum. O, dönüşün nasıl olacağını bilen kimseyi mağdur etmez. Öyle bir zamana ulaştık ki, bu zamanda yaşayanların çoğu ihaneti akıllılık kabul ediyor.Cahiller, onları bu zamanda hilenin güzelliğine nispet ediyorlar.

- o - 

Ey insanlar; sizler için korktuğum şeylerin en korkuncu iki şeydir. Arzulara uymak ve gerçekleşmesi uzun zamana bağlı ümit. Biri haktan alı koyar, diğeri ise ahireti unutturur. 

- o -

Dünyada zahit olanlar gülseler de kalpleri ağlayan, sevinçli olsalar da üzüntüleri artan, rızıklandıkları şeylerle müreffeh olsalar bile nefislerinden nefretleri çoğalan kimselerdir.


- o - 

Allah'ın garantisi altında olan rızkı istemek sizin için yapılması farz olandan evla olmasın. Bununla birlikte vallahi şüphe kendini arz etmiş ve yakin karışmıştır. Öyle ki sanki size garanti edilen farz kılınmış; farz kılınan ise sizden kaldırılmıştır.


- o - 

Haricilere yaptığı bir konuşmasında şöyle diyor; Benden dolayı iki grup helak olacak. Biri sevginin haktan uzaklaştırdığı aşırı sevenler, diğeri de nefretin haktan uzaklaştırdığı aşırı nefret edenler. Davranış olarak insanların benim hakkımdaki en hayırlıları, orta yolu benimseyenlerdir. 

- o - 

Dünya sevgisi ve bağlılığı için şöyle diyor; Eğer bizde Allah'ın ve resulünün buğz ettiğini sevmek, küçük gördüğünü büyük görmekten başka birşey olmasa bile, bunlar Allah'la ayrılığa düşmek ve Allah'ın emrine muhalefet için yeterlidir.

- o - 

Faziletli insanların övgü kazanmak için konuşmak ve kibirlenmek bir yana, başkaları onları övdüğünde tevbe ettiklerinden bahsediyor. Bu tövbe ve dua ise mealen şöyle; "Ben kendimi onların beni bildiğinden daha iyi biliyorum, sen iyi beni benden daha iyi biliyorsun. Onların söylediklerinden beni sorumlu tutma, bilmedikleri kusurlarımdan dolayı beni affet, beni onların zannettiklerinden daha faziletli kıl." Onlar için bir diğer tanımlaması ise şöyle; gafillerin arasında olduklarında zikredenler, zikredenlerin arasında olduklarında ise gafil olmayanlardır.

- o - 

Vekil ve valilerine, kamu mallarına küçük veya büyük bir ihanette bulunmaları durumunda onların üzerine şiddetle saldıracağı tehdidinde bulunuyor.

- o - 

Zekat memurlarına birinden zekat tahsil ederken zekat olan malın (hayvan, mahsul) belirlenmesi (malın iyisi ve kötüsü ayrılmadan tespit edilebilmesi) için şöyle bir yol gösteriyor; Malı ikiye ayır ve sahibine birini seçmesini söyle, seçtiğine dikkatini verme, kalan kısmı tekrar ikiye ayır ve yine sahibinden birini seçmesini iste, zekat miktarına gelene kadar böyle devam et. Son kalan zekat miktarı olan mala sahibi itiraz ederse malı karıştır ve bu işe baştan başla. Mal sahibi razı olana kadar bunu yap. Böylelikle malın kötüsünden verilmesini önleyerek hak sahiplerini, malın iyisinden alınmasını önleyerek mal sahiplerini koruyor. Tahsil edilen malın da en hızlı, güvenli, sağlıklı ve zarar görmeyecek şekilde nakledilmesini ve hak sahiplerine ulaştırılmasını emrediyor. 

- o - 


Seni üzen bir kötülük, Allah katında seni kendini beğenmişliğe sevk eden bir iyilikten daha hayırlıdır.

- o -

Bedenler usandığı gibi kalpler de usanır. Onlar için hikmetlerin ilgi çekici yeni yönlerini arayın.

- o -


Vücudun sıhhati hasedin azlığındandır.


- o - 

Hilafet konusunda haksızlığa uğradığını düşünse ve bunu dile getirse de halifeler Hz. Ömer ve Hz. Osman'ın adaletle hükmettiklerini, dinin direğini ayakta tuttuklarını söylemekten de geri durmuyor. Aynı zamanda bir çok rivayetlerde bu iki halifenin kendisine danıştığı ve isabetli görüşlerinden dolayı kendisini övdüğü, görüşünden mahrum olmaları durumunda hataya düşeceklerini belirttikleri de görülmektedir. 


- o -

Sonrasında bana mühlet verilen, beni tedirgin eden hiçbir günah yokki akabinde iki rekat namaz kılmış olmayayım.


- o - 

Kalplerin yönelmesi ve kaçması vardır, yönelirse ona nafile ibadetleri yükleyin, kaçarsa farzlarla yetinin.


- o -

İnsanlar üzerinde öyle şiddetli bir zaman gelecek ki, zengin kendisine emredilmediği halde o zamanda ellerindekine yapışacak. Münezzeh olan Allah, "aranızda iyilik ve ihsanı unutmayın" buyurmaktadır. O zamanda kötüler yücelir, iyiler ise zelil olur. Mecbur kalanlar alışveriş akdi yaparlar. Resulullah mecbur olanla alışveriş akdi yapılmasını yasaklamıştır. 

Bu sözünde, bugün faizden dahi kaçınmayanlar bir yana, ticaretini devam ettirebilmek adına zorlayıcı şartlarla (uzun vadeler, çok düşük karlar, fayda vermeyen takaslar, vb.) mal satan veya hizmet verenlerin suistimal edildiği ticari anlaşmalar yapanlar için önemli bir ders var. Ticarette eli kuvvetli olanların muhataplarının haklarını istismar etmeleri kendi sonlarını da hazırlayan bir tavır olup, men edilmiş. 


- o - 

En çok üzerinde durduğu konu zühd. Uyarıları, dünyanın süslerine aldanmamak ve onunla meşgul olmamak konusunda yoğunlaşıyor. Ardından doğru etrafında ihtilafa düşenlerin, yanlışta ittifak edenlerden daha zayıf kalacağı konusunu sıkça dile getiriyor ve tebaasını bu zayıflıkları nedeniyle yeriyor, onlardan sıkça şikayetçi oluyor. Emirlik konusunda uğradığı haksızlıkları, insanların ve kendisinin imtihanı olarak görüyor, yerine getirilenleri, uygulamaları ve hükümleri hakkında yermemesinden ve hatta övmesinden bu yaklaşımının nefsani olmadığı, objektif olduğu anlaşılıyor. Aynı şekilde diğer halifeler de her daim kendisinin fikrine itibar ediyor, ilminden faydalanıyor ve O'nun değerini de biliyorlar. 

Allah hepsinden razı olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder